Selçuk ASLAN
this site the web

Önümde batmakta olan güneş


Önümde batmakta olan güneşe doğru ilerliyorum. Zihnimi bu gün yaptıklarım sarmış. Kaleme döküp huzur bulmam gerekiyor.

Akşamdan gelmiştim gaza. Askerliğim sırasında izleyemedim doğada tek başınanın bölümlerini izlemiştim. Doğanın içinde askerlik yapmama rağmen ona karşı açlığımı gidermem gerekiyordu. Kırklareli ne gelir gelmez Adım Adım oluşumunun web sitesinde bulduğum bir maraton programına başladım. Günlük 5 km lik koşulara başladım. Hafta sonu 60 dakikalık kross antrenmanı vardı. Kendimi doğaya atıp bisiklete binmeye karar verdim. Şehrin Bulgaristana doğru olan kapısından çıkıp ilk suyun ormanın içine attım kendimi. Henüz buzlar duruyordu yolun kenarında. Yalnız yavaş ve doğanın içindeydim. Doğanın içinda zamanın yavaşladığını hissediyorum. Çamurlu yollar daha zevkli geliyor. Beni yavaşlatmasını seviyorum. Dönüş yolumda güneşin batışına denk geliyorum. Pedallarımı ona doğru çeviriyorum. O alçalıyor ben hızlanıyorum. Sıcaklığı yüzümde. Sanki doğadan ayrılırken bana son şevkatini gösteriyor.

Dünya da yaşam gitgide hızlanıyor. Ulaşım için artan araçlar, haberleşme için internet,yaşamı kolaylaştırmak ve hızlandırmak için artan teknoloji tüketimi körüklüyor. Alışveriş merkezleri, yürüyen merdivenler, platformlar, artan uzaktan kumandalar, araçlar. Hayatı kolaylaştırmak için tüm bunlar yapılıyor. Sonrasında yağları eritmek için koşu bantlarında, jimnastik salonlarında geçirilen zamanlar. Zaman bu şekilde ilerledikçe evrimleşeceğiz. Ellerimiz ayaklarımız olmayacak. Ördeklere benzeyeceğiz. Bütün türler kendilerini yok ederler. Dinazorlarında sonu belki böyle oldu. "Canlı namına ne varsa yediler, sonra birbirlerini yemeye başladılar ve sonunda tek dinazor kaldı ve o o. çocuğu da açlıktan öldü." diyor Charles Bukowski.

Wikipedyadan okuyorum jeologların edindiği kapsamlı ve geniş bilimsel kanıtlara dayanarak, Dünya'nın yaşının yaklaşık 4,596 milyar yıl (4,596×109 yıl) olduğuna karar verilmiştir. Bu sayı; bilinen en eski karasal minerallerin yaşı (Batı Avustralya'nın Jack Hills bölgesinde bulunan küçük zirkonyum kristalleri) ve Güneş Sistemi'nin yaşı (meteor parçacıkları ve Ay'dan gelen örnekler üzerinde astronot ve paleontologların yaptığı radyometrik ölçümler sonucunda ortaya çıkan sonuçlar) arasında sağlanan uzlaşma ile ortaya çıkmıştır.
Zirkonyum kristalleri üzerinde yapılan radyometrik tarihlendirme dünyanın en azından 4,404 milyar yaşında olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Bunun 4 milyar yılında canlı yaşamamış. İlkel zaman olarak adandırabileceğimiz bu devrin sonlarında alg ve radilaria adı verilen canlılar ortaya çıkmışlar.

Konu nerden nerelere geldi. Birde insan ne kadardır dünya üzerinde vardı. Bu sorununda cevabını internette bulup kopyala yapıştır yapıyorum. Bakınız bilgiye ne kadar hızlı ulaşılıyor.

İnsanın evrimi, halen uzun ve derin tartışmalara yol açan bir konudur. İnsanın bir "tür" olarak "Homo sapiens" halini alıncaya dek geçirdiği evreler, hominidlerin (dik yürüyebilen hayvanların) fosil kayıtlarına göre şekillendirilmeye çalışılmıştır. Bu fosil kayıtlarına göre aşağıdaki gibi bir "insanlık tarihi" listeleyebiliriz:
Australopithecus: İlk hominid (insansı) olan bu tür, 2-3 milyon yıl öncesinin Afrika savanlarına aittir. Beyin büyüklüğü, modern insan beyninin 1/3'ü kadardı. Yüz hafifçe ileri çıkık, çenenin ucundaki çıkıntı ise yoktu. Dişlerinin şekli modern insanınkine çok benziyordu. Australopithecus robustus daha ilkel bir form idi, vücut ve beyin olarak daha az gelişmişti. Australopithecus africanus ise daha iri bir vücut yapısına sahipti (yaklaşık 160 cm boyunda ve 60 kg ağırlığında), ilkel taş aletler yapabilmişti, avcılık yapmaya başlamıştı ve çok büyük bir ihtimalle konuşma yeteneği de kazanmıştı.
Homo habilis: Alet yapabildiği ve kullanabildiği bilinen ilk hominiddir.
Homo erectus: Pekin veya Java adamlarını da içeren bu tür, 1,5 milyon yıl önce Homo habilis'den evrimleşmiştir. H. erectus ateş yakabiliyor, avcılık yapıyor ve barınaklarda yaşıyordu. Ilkel sayılan Java adamlarında yamyamlık da görülüyordu. Yaklaşık 1000 ml'lik bir beyine sahipti (modern insanda beyin yaklaşık 1375 ml'dir).
Homo sapiens: Modern insana çok büyük benzerlikler gösteren ilkel H. sapiens varyasyonları Heidelberg insanı, Swanscombe insanı, Steinheim insanı ve Weimar insanını içerir.
1. Neandertal insanı: 130 000 - 30 000 yıl önce yaşamıştır.
2. Cro-Magnon insanı: 90 000 yıl önce yaşamıştır.
Homo sapiens'e ait en eski fosiller, Almanya'daki Neander vadisinde bulunan Neandertal insanına aittir (130 000 - 30 000 yıl öncesi). Modern insan ile karşılaştırıldığında, daha geniş ve çıkık bir göğüs kafesine, daha iri bir kaş bantına, daha güçlü bir çeneye ve biraz daha büyük bir kafatasına ve beyine sahipti. Neandertal insanlarının alet yapabiliyor ve kullanabiliyor olmalarının yanısıra, ölüleri için gömü törenleri yaptıkları da bilinmektedir. Hayvan derilerini giysi olarak kullanmış, mağaralarda yaşamış ve ateşi kullanmıştı. Tamamen modern fosiller ise, günümüzden 90 000 yıl kadar önce yaşamış olan Cro-Magnon insanına aittir (Güney Fransa). Cro-Magnon ve Neandertal insanları bir arada bulunmuş olmalarına rağmen, ilginç olarak, sadece Cro-Magnon insanı modern gen havuzuna katılımda bulunabilmiş, Neandertal insanı ise modern gen havuzuna katkıda bulunamadan ortadan kalkmıştır.
Yani, kısacası, Homo sapiens sapiens türünün yaklaşık 45.000 yıldan beri dünya üzerinde var olduğunu söyleyebiliriz.

Son 50 yılda dünya nüfusu 3 katına çıkmış. Dünya daki kaynaklar hızla tükeniyor, tüketiliyor. Su kaynakları azalıyor, buzullar eriyor.

İyiye giden eğitimin artması. Dünya üzerinde her 5 çocuktan 4 ü eğitim alabiliyor.
Bu beni gelecek konusunda umutlandırıyor. Türkiye içinde durum ümit verici. Eskiye bir dönüş var. Gitgide organik tarım, permakültür sözcüklerini daha çok duymaktayız. Ülkemizde eğitime daha fazla önem verilmeli. Lesotho dünyanın en fakir ülkesi olmasına rağmen eğitime en çok yatırım yapan ülkelerden.

Bazı ülkeler durumun farkında. Ordusuzlaşan ülkeler bile var. Kosta Rika bunlardan bir tanesi.

Bazı ülkeler ekolojiye daha çok önem veriyor. Almanya da Freiburg şehrinde Kara ormanın kıyınsında yeşil şehir oluşturulmuş. Herkes güneşten yararlanıyor.

Biz neler yapabiliriz. Fikirlerimizi paylaşıp birlikte olmalıyız.
Fikirlerinizi yazın, paylaşın. Dünyamızı daha yaşanır. Ondan daha çok zevk alacağımız bir yer yapalım.

Şehirden kaçtığım bir gün güneşe doğru ilerlerken aklıma gelenleri paylaştım.
Sevgiler Saygılar

Selçuk ASLAN
Gençlik ve Doğa Gönüllüsü :)

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Selçuk ASLAN

Gençlik ve Doğa Gönüllüsü / Makine Mühendisi

İletişim